Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammed ﷺ O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.
Mü’min kardeşlerim! Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.
Kardeşlerim, henüz şaban ayındayız lakin ramadân ayına çok az kaldı. İçerisinde bulunduğumuz bu şaban ayının ikinci kısmında bazı Müslümanlar özürlü veya özürsüz kazaya kalan bazı günlerin orucunu kaza etmekle meşguller ki ramadân ayı girmeden bitirsinler. Bazı Müslümanlar ise şaban ayının ikinci kısmını, 15. günüyle birleştirip nafile orucu tutmaktalar. Bazı Müslümanlar da virt edindikleri gibi pazartesi ve perşembe günlerini oruç tutmaktalar. Her halukarda mükellef, ibadetleri geçerli bir şekilde yerine getirmekle sorumludur. Yani o ibadetlerin rükünlerinin ve şartlarının neler olduğunu öğrenip onları uygulaması ve o ibadetleri bozan şeylerden uzak durması gerekir.
Mümin kardeşlerim, zikredeceğimiz orucun bazı hükümlerini iyi bir şekilde dinleyiniz.
Müslüman kardeşim, farz olan orucu tutmak istediğin zaman, o günün gecesinde gelecek günün farz orucunu tutmaya niyet et! Bu niyet ise her gün için bir önceki gecede yapılması gerekir. Gece ise güneşin batışından fecrin doğuşuna kadardır. Nafile orucu tutmak isteyen ise ister geceleğin ister sabahleyin – orucu bozacak bir şey yapmış olmaksızın – bu nafile oruç için niyet edebilir.
Ey Müslüman kardeşim, orucunun geçerli olması için, onu bozacak her şeyden uzak durmalısın. Böylece bedenine hacmi olan şeyleri girdirmekten uzak dur. Yani yemek, içmek, sigara veya nargile içmek gibi şeylerden uzak dur. Fecirden güneşin batışına kadar cima (cinsel ilişki), istimna (mastürbasyon) ve kendi kendini kusturmaktan da sakınman gerek ki orucun geçerli olsun. Kim bu saydıklarımızdan herhangi birini, bunun caiz olmadığını bilerek ve oruçlu olduğunu hatırlayarak yaparsa orucu bozulmuş olur. Ayrıca kim fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar günü baygın geçirirse veya bir anlık dahi olsa gündüzleyin aklını kaybederse orucu bozulmuş olur.
Ey Müslüman kardeşim, her halukârda riddeden (yani İslamdan çıkaran şeylerden) uzak dur, kendini bundan koru. Ridde yanı sıra orucu bozan şeylerdendir. Ridde, kişinin Kelime-i Şehâdet’in manasına zıt gelecek bir inanç edinmesi veya böyle bir inancı ifade eden bir söz söylemesiyle olur. Aynı şeklide Allâh, O’nun ayetleri, kitapları, Peygamberleri veya dini hususlarla alayı içeren bir söz söylemekle kişi İslam dininden çıkar. Ayrıca İslam diniyle alayı içeren her fiil de ridde’dir.
Ey Müslüman kardeşim, bil ki her kim özürsüz olarak ramadân ayı orucunu bozarsa büyük günaha düşer ve bayram gününden hemen sonra o günü kaza etmelidir. Ve kim orucunu cima ile bozarsa büyük günaha düşmesinden ve o günü bayram gününden hemen sonra kaza etmesi gereğinden hariç bir de kefaret yerine getirmesi gerekir. Kefaret ise bir köleyi azat etmesidir. Buna gücü yetmiyorsa iki (kamerî) ay art arda oruç tutar. Buna da gücü yetmiyorsa 60 miskin’e yiyecek verir.
Allâh-u Teâlâ yüce Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:
﴿يَٰأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُتِبَ عَلَيكُمُ ٱلصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبلِكُم لَعَلَّكُم تَتَّقُونَ ١٨٣﴾
El-Bakarah suresi, 183. ayet
Manası: Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takva sahibi olursunuz.
Ey Müslüman kardeşlerim, bu ayetten ramadân ayı orucunun farziyeti anlaşılır. Kim bu farziyeti inkar ederse, Kur’ân’ı yalanlamış olur ve kim Kur’ân’ı yalanlarsa Müslümanlardan değildir. Allâh-u Teâlâ ramadân ayını mükellefler için kolaylık ve azmi arttıran günler olarak vasıflandırmıştır. Zikretmiş olduğumuz ayette hastalığından dolayı oruç tutamayandan orucun farziyeti sakıt olduğu bildirildiği gibi âlimlerin zikrettikleri belirli şartların yerine geldiği seferde de sakıt olduğu bildirilir. Yalnız onlara tutulmayan günlerin kazası, farzdır. Yine, ilerlemiş yaşından dolayı orucunu tutamayan bir ihtiyar veya şifası umulmayan bir hastalıktan dolayı orucunu tutamayan kişi oruç tutmazlar lakin ramadân ayının her günü için ayrı ayrı fidye vermeleri gerekir. Bu fidye ise, ramadân ayının her gününde bir miskini yedirmek.
Sunna Files Free Newsletter - اشترك في جريدتنا المجانية
Stay updated with our latest reports, news, designs, and more by subscribing to our newsletter! Delivered straight to your inbox twice a month, our newsletter keeps you in the loop with the most important updates from our website
Mümin kardeşlerim, hayızlı ve lohusalı olan kadınlara ise oruç tutmak, caiz de değildir geçerli de değildir. O durumlardan birinde olan kadın ramadân ayından sonra o oruç tutmadığı günleri kaza eder. Hayızlı ve lohusalı kadın ramadân ayında oruç tutma niyeti olmaksızın yemek ve içmekten uzak duracak olursa günaha düşmez.
Bazı günler vardır ki, o günlerde ne kaza ne de nafile orucu tutmak caizdir. Bu günler, ramadân ayından sonraki bayram ve kurban bayramı olmak üzere iki bayram günü ve kurban bayramına müteakip üç teşrik günleridir. Ayrıyeten Şafii mezhebinde, şaban ayının ikinci kısmını 15’inci gününe bağlamayan kişinin bu ikinci kısmında nafile orucu tutması caiz değildir. Ebu Davud’un rivayet ettiği bir Hadîs-i Şerîf’te Allâh Rasûlü şöyle buyurmakta:
إذَا انْتَصَفَ شعبانُ فَلا تَصومُوا اﻫ
Manası: Şaban ayının yarısı (ortası) olunca, (ikinci yarısında nâfile) oruç tutmayınız, yani şaban ayının ikinci yarısında mutlak nafile orucu tutmayınız!
Kişi şaban ayının 15’inci gününde oruç tutarsa, ondan sonraki günleri de tutabilir lakin daha sonrasında şaban ayının ikinci kısmının günlerinden birini tutmayacak olursa ondan sonraki ramadân ayına kadar olan günleri de tutamaz. Kazası olan veya kefaretten dolayı oruç tutması gereken kişiler tutabilirler. Aynı şekilde pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmayı virt edinmiş kişi de şaban ayının ikinci kısmını ayın 15’ine bağlamamışsa bile bu virdine devam edebilir.
Bunlar oruçla alakalı bazı hükümlerdir. Oruçla alakalı hükümleri, öğrenmiş, güvenilir alimlerin sözlerini Rasûlullâh’ın ashâbına ulaşan telakki yoluyla aktaran bir kişiden öğrenmek gerekir. Şüphesiz ki her mükellefe kendisine farz-ı ayn olan ilmi öğrenmesi farzdır.
Allâh’tan, bizlere O’na ihlaslı bir şekilde itaatkâr olmamızı, bizler için faydalı olan bilmediğimiz şeyler öğrenmemizi ve İslam dininde sabit kalmamızı nasib etmesini niyaz ederim.
Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.
İkinci Hutbe
Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın Salât ve Selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ ve diğer Peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.
Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.
Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun Peygamberine ﷺ salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.
Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.
Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.
Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
﴿يَٰأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُم إِنَّ زَلزَلَةَ ٱلسَّاعَةِ شَيءٌ عَظِيم ١ يَومَ تَرَونَهَا تَذهَلُ كُلُّ مُرضِعَةٍ عَمَّا أَرضَعَت وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَملٍ حَملَهَا وَتَرَى ٱلنَّاسَ سُكَٰرَىٰ وَمَا هُم بِسُكَٰرَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ ٱللَّهِ شَدِيد ٢﴾
El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri
Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!
Dua:
Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.